Çankırı Evde Masaj-Masöz Esra Hanım
Çankırı Evde Masaj-Masöz Esra Hanım
Çankırı Evde Masaj-Masöz Esra Hanım Tekrar Fiona Bennet, sana dudaklarının büyük olduğunu söylerse, ona yanıldığını söyleki. Senin dudakların büyük değil, dolgun.” “Ne farkı var?” Miranda büyük bir ciddiyet ve sabırla onu inceliyordu. Turner bir nefes aldı. “Pekâlâ, ” dedi, duraksadı. “Büyük dudaklar çekici değildir. Dolgun dudaklar öyledir.” “Ya.” Sanki ikna olmuş gibiydi. “Fiona ince dudaklı.” “Dolgun dudaklar ince dudaklardan çok çok daha iyidir, ” dedi Turner üstüne basa basa. Bu komik küçük kızdan epey hoşlanmıştı ve onun daha iyi hissetmesini istiyordu. “niçin?
Turner, içinden Tanrı’nın adap ve erkân konusunda kendini bağışlamasını dileyerek yanıtladı, “Dolgun dudakları öpmek daha güzeldir.” “Yaa.” Miranda kızardı ve sonrasında gülümsedi. “İyi o süre.” Turner saçma bir memnuniyet duygusuna kapıldı. “Ne düşünüyorum biliyor musun, kadın Miranda Cheever?” “Ne düşünüyorsunuz?” “Bence senin sadece büyüyüp kendini bulman gerek.” Bunu dediği anda pişman oldu. Şüphesiz ne kastettiğini soracaktı ve onu iyi mi yanıtlayacağı hakkında hiçbir fikri yoktu. Ancak zamanından önce olgunlaşmış bu küçük çocuk, bir tek başını bir yana eğdi ve onun söylediği bu laf üzerine düşünmeye başladı. “umarım haklısınızdır, ” dedi nihayetinde. “Şu bacaklarıma baksanıza.
Çankırı Evde Masaj-Masöz Esra Hanım
Çankırı Evde Masaj-Masöz Esra Hanım Turner, boğazcaından fışkıran bir kıkırdamayı davranışlarında ölçülü bir öksürükle örtbas etti. “Ne demek istiyorsun?” “kısaca, çok uzunlar. Annem hep bacaklarımın omuzlarımdan başladıklarını söyler.” “Bana, belinin altından, tam da olması gereken yerden başlıyorlar şeklinde görünüyorlar.” Miranda kıkırdadı, “Mecazi anlamda söyledim.” Turner ona göz kırptı. On yaşındaki bir kıza gore gerçekten iyi bir kelime dağarcığı vardı. “Demek isterim ki, ” diye sözüne devam etti. “Vücudumun geri kalan kısmıyla kıyaslanınca, bacaklarımın ölçüsü bütünüyle yanlış. Sanırım bu yüzden dans etmeyi bir türlü öğrenemiyorum. Devamlı Olivia’nın ayak parmaklarına basıyorum.” “Olivia’nın ayak parmakları mı?” “Dans çalışmalarını onunla yapıyoruz.
Diye açıkladı Miranda canlılıkla. “Geri kalan kısmım bacaklarıma yetişirse, dans mevzusundaki beceriksizliğimin biteceğini düşünüyorum. Bu yüzden sanırım haklısınız. Büyüyüp kendimi bulmam lazım.” “mükemmel, ” dedi Turner, mutlulukla ve ona söylenebilecek en doğru şeyi söylemeyi başardığını fark ederek. “Sanırım geldik.” Miranda, yukarıya, evi olan gri taş binaya baktı. Bölgenin göllerine bağlanan derelerden birinin tam üzerine kurulmuştu ve ön kapıya ulaşmak için küçük, taştan yapılmış bir köprüden geçmek gerekiyordu. “Beni eve kadar getirdiğiniz için teşekkür ederim, Turner.